Aldıkları memur maaşını protesto etmek amacıyla Saraçlar Caddesi’nde bir araya gelen memur ve çok sayıda yurttaşın katılım gösterdiği bu kalabalıkta, Edirne’nin Sesi’nin gözü kara, kanı hızlı akan genç muhabirlerinden Ali Karaman’ın objektifine takılan “Komşuya ciğer 10 leva, bize ciğer nema” yazılı pankartı bir dönemin simgesi olmuş durumda. Yanı başlarındaki Bulgar’ların 10 levaya ciğer yiyebildiği, Edirnelilerin kendi evinde, mutfağında pişen, kokusu bütün sokağa yayılan ciğeri yiyememeleri. İnsanın kendi memleketinde “yabancı” hissettiği nadir durumlardan.
Pankartı elinde tutan kişinin yüzünün asık olması tüm toplumun yaşadığı durumu yansıtması açısından çarpıcı, fiyatların gün gün arttığı, (hiç durmadan) maaşların eridiği, yaşam sevincimizi kaybettiğimizi ama bütün bu olumsuzluklara rağmen yaşanan bu durumu “bugünler de geçer.” “Biz de zarar ediyoruz abi.” “Krizi biz mi çıkardık” sözlerine inat sokaklara inerek yaşadığı duruma karşı çıkan bir saf bir yürek. Kabullenmemek.
***
Aslında her şey 20 Mart 2021 yılında serbest piyasanın güvendiği isimlerden olan Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın 20 Mart 2021 yılında gece yarısı Resmi Gazete'de yayımlanan kararla görevden alınması ile başladı.
Paramızın dolar karşısında güçlü durmasının nedeni “faizlerin” yüksek tutulmasına bağlıydı, tüm dünyanın izlediği temel politika budur. (Bakınız: ABD, faizleri yüksek tutarak doların değer kazanmasını sağladı. Aynı zamanda da enflasyonu düşme eğilimi göstermeye başladı. İzlenen doğru ekonomi-politikalar nedeniyle dünyada yaşanan bu krizden ilk çıkacak ülke ABD gibi gözüküyor.)
Aralık ayında doların 13-14 seviyelerine çıkmasıyla başlayan kriz derinleşerek bugünlere geldi. Paramız, tüm dünyanın izlediği ekonomik müdahale araçlarını bir kenara bırakarak yeniden icat ettiğimiz ekonomi-politik müdahaleler sonuç vermedi. Paramız dolar karşısında değer kaybederken, ithalata bağlı olmamız nedeniyle fiyatlar bir anda birkaç katına çıktı. (Eski hızda olmasa da bu yükseliş trendi hala devam ediyor.)
***
Bu yükseliş trendi, maalesef hiç ama hiç lehimize işlemedi. Hatta esnaf, iş adamları fırsat bu fırsat deyip, ekonomi “kötü” deyip fiyatlar üzerinde istedikleri gibi oynama şansı edinmiş durumda.
Fiyatları düşürmek bir yana, yurttaşa alternatif bir fiyat üzerinde çalışan kurum ve kuruluş en azından şu ana kadar ufukta görünmüyor. Ülke ekonomik pahalılık anlamında eşitlenmiş durumda.
***
Geçen yazımda da belirttiğim gibi bu kötü günde birbirimize yardım etme günüdür. Sokaktaki simitçiyi, temizlik görevlisi, memuru, banka görevlisi, öğrenciyi, devlet yardımıyla geçinen vatandaşları, evine ekmek götürmek isteyen yurttaşları hayata bağlayacak faaliyetleri hayata geçirme günüdür dedik ama anlaşılan herkes şikâyetten beslenir olmuş. “Ne yapalım, sadece bizde mi pahalı? Biz mi çıkardık krizi?” gibi ifadelerle kendi gerekçelerini oluşturmuş durumda.
Halk bu kötü günlerde kendilerine yapılan yardımı hiç unutmayacak, kendisine sahip çıkan esnafa, siyasetçiye, arkadaşa, dosta yeri geldiğinde o da yardım elini uzatmadan hiç çekinmeyecektir. Mersin’de, Ankara’da, İstanbul’da, Gaziantep’te hayata dokunan faaliyetler günü geldiğinde sandıkta karşılığını bulacak.
O nedenle EDESOB Başkanı Kemal Cingöz’ün “esnaftan zam talebi” geldiğini görünüşe göre bu teklifler geri çevrilmedi. Edirne’nin tanıtım yüzü olan lezzetlerinden olan ciğerin fiyatı 75 liradan 90 liraya çıktı.
Cingöz de, esnaf da kendi dertlerinde ama Edirne’de asgari ücretli bir ailenin ailece ciğer yemesi (dört kişilik kabaca 400-450 lira hesap) hayal oldu. Bu Edirne şartlarında ciddi para ve bunu ücreti veremeyen, vermeyen halk ciğere “hasret” kalacak gibi görünüyor.
***
Sonuç olarak yukarıda da değindiğim gibi Edirneliler de yeri ve zamanı geldiğinde esnafın “ahlamaları, vahlamaları, kendisini görmezden gelen siyasilerin şikâyetleri halk nezdinde bir karşılık bulmayacak. Çünkü güvenirliklerini kaybediyorlar.
En azından Edirnelilere ayrı etiket fiyatı, Bulgarlara ve Yunanlara ayrı etiket fiyatı gibi basit önermelerde bile bulunmuyorlar, ya da bulunmak hiç içlerinden gelmiyor. Ne diyelim kendileri bilir.